Avukata Sor Whatsapp Üzerinde Sor [email protected]
 

KUSUR TESPİTİ

1 Nisan 2008 tarihinden itibaren, aşağıda sayılan hâller dışında kaza tespit tutanağı (KTT) kazaya karışan sürücüler tarafından anlaşmalı olarak düzenlenmektedir.

a) Kazaya yalnızca bir aracın karışması (tek taraflı maddi hasarlı kaza),

b) Taraflardan herhangi birinin sürücü belgesinin bulunmaması veya belgesinin kullandığı araç türü için yeterli olmaması,

c) Araçlardan herhangi birinin ülkemizde geçerli zorunlu mali sorumluluk sigortasının bulunmaması,ürücülerden herhangi birinde alkol, uyuşturucu veya uyarıcı madde aldığı şüphesinin bulunması,

d) Kazaya karışan araçlardan herhangi birinin kamu kurum veya kuruluşuna ait olması (Sağlık Bakanlığı’na ait ambulans ve acil sağlık araçları hariç), e) Kazada kamu malına veya üçüncü kişilere ait eşyaya zarar verilmiş olması,

f) Kazanın ölüm ve/veya yaralanma ile sonuçlanmış olması.

Bu hâllerde tutanak; trafik zabıtası, trafik zabıtasının bulunmadığı veya yeterli olmadığı yerlerde ise genel kolluk tarafından düzenlenir.

SBM (TRAMER) Kusur Tespit Sistemi Nasıl İşliyor?

Maddi hasarlı trafik kazalarında kusur dağılımı, SEDDK’nın 2017/18 sayılı Genelgesi uyarınca, kaza yapanların trafik sigorta şirketleri tarafından Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) altındaki Trafik Sigortaları Bilgi Merkezi (TRAMER) sistemi üzerinden belirlenmektedir:

-Trafik sigorta şirketleri, kendi sigortalıları ile karşı aracın kusur oranını %0 – %50 – %100 seçenekleri üzerinden belirler. -

Sigorta şirketlerinin kusur oranları örtüşürse, kusur dağılımı oybirliğiyle kesinleşir. -Kusur oranları farklılık gösterirse, bu kez TRAMER Kaza Kusur Değerlendirme Komisyonu, önceden tanımlanmış 100’den fazla kaza senaryosu (simülasyon) üzerinden kusur dağılımını otomatik olarak belirler.

Asıl Sorunlar Nerede Başlıyor?

1) Ara Kusur Oranlarının Sistem Dışında Bırakılması Ceza ve hukuk yargılamasında yaygın olarak karşılaşılan; taraflardan birinin asli kusurlu (%75), diğerinin ise tali kusurlu (%25) olduğu kusur dağılımı, söz konusu Genelge gereği TRAMER kusur tespit sisteminde yer almamaktadır. Oysa uygulamada, özellikle kavşak kazalarının büyük çoğunluğunda, kusur oranları fiilen %75 – %25 şeklinde belirlenmektedir. Bu durum, yargı uygulaması ile TRAMER arasında ciddi bir uyumsuzluk yaratmaktadır. Yargıda genel kabul gören yaklaşım; eda davası açılabilirken tespit davası açılamayacağı yönündedir. Bununla birlikte, azınlıkta da olsa bu tür tespit davalarının açılabildiğini ve kabul edildiğini görülebilmektedir. Bu nedenle, uygulamada sağlam ve risksiz ilerlemek adına, Sigorta Tahkim Komisyonu’na veya mahkemelere, onarım bedeli ya da değer kaybı talebiyle birlikte kusur dağılımının da incelenmesini isteyerek başvurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, sadece kusur dağılımının incelenmesine yönelik başvurular, kanaatimce hatalı bir yaklaşım olmakla birlikte, Komisyon ve mahkemeler tarafından kabul edilmemektedir.

2) Vatandaşın Doğrudan İtiraz Hakkının Bulunmaması Zarar görenin veya zarar verenin, TRAMER sistemi üzerinden doğrudan itiraz hakkı bulunmamaktadır. Bu durumda ilgili kişi, ancak kendi trafik sigortacısına başvurmak zorundadır. Sigorta şirketi uygun görürse, TRAMER Kaza Kusur Değerlendirme Komisyonu’na itiraz edilmekte ve ancak bu yolla kusur oranının değişmesi mümkün olabilmektedir. Vatandaşın SBM üzerinden doğrudan itiraz edememesinin gerekçesi genellikle, “itiraz sayısının artması ve iş yükünün çoğalması” şeklinde ifade edilmektedir. Ancak bu gerekçeye katılmıyorum. Zira günümüzde sigorta teminatları çoğu zaman yetersiz kalmakta, bu nedenle zararın bir kısmı doğrudan vatandaşın üzerinde kalmaktadır. Ayrıca kusur dağılımı, hasarsızlık indirim haklarını da doğrudan etkilediğinden, vatandaş açısından son derece önemli ve maddi sonuçlar doğuran bir konudur. Buna karşılık, kazaya karışan araçların trafik sigortacılarının aynı şirket olması hâlinde, zarar gören veya zarar verenin TRAMER üzerinden doğrudan itiraz edebilmesi mümkündür.

3) “Gönül Şikesi” Riski ve Denetimsizlik Şahit olunan bir diğer önemli sorun ise şudur: Taraflardan birinin hasarının çok düşük veya hiç olmaması, diğer tarafın ise yüksek hasarının bulunması hâlinde, kusur belirlemesinde zaman zaman “gönül şikesi” olarak adlandırılabilecek, objektiflikten uzak değerlendirmeler yapılabilmektedir. Özellikle aynı gruba bağlı sigorta şirketlerinin söz konusu olması hâlinde, bu riskin daha da arttığı görülmektedir. Mevcut sistemde bu durumu etkin biçimde denetleyen bir mekanizma ise bildiğim kadarıyla bulunmamaktadır.


#kusur tespiti

Yol Tarifi